Eskilerden bir adam (ya da kadın) rüşvetle kendisine bağladığı bir kadı ile ortak bir hile düzeni ile insanları dolandırıyormuş.
Bu adam (kadın) sokakta yürüyen sıradan vatandaşlara bana borcunu niye ödemedin hem söz veriyorsun hem ödemiyorsun diye sokak ortasında bağıra çağıra iftira atıyormuş, karşısındaki vatandaş tabi ki şaşkın seni tanımıyorum sen kimsin gibi tepkiler verse de , bizim dolandırıcı seni mahkemeye vereceğim deyip , anlaşmalı olduğu kadıya bu adamı şikayet edip uyduruğu borcu tahsil ediyormuş. Kadıya rüşvet olarak ise bir dana gönderiyormuş.
Günün birinde bu hile düzeni biri tarafından keşfedilmiş, bu hileyi keşfeden adama bizim hilekar adam çatmış, işte bilinen hikaye borcunu öde niye ödemedin seni mahkemeye vereceğim...
Hile düzenini anlayan adam da kadıya bir adet dana göndermiş, bunun üzerine kadı rüşvet olayının anlaşıldığını anlamış ve iki dana arasında bir seçim yapmak zorunda kalmış, ve iki danayı kuyruklarından birbirine bağlamış, danalar kurtulmak için zıt yönlerde kaçmaya çalışırken, hilebaz adamın gönderdiği dananın kuyruğu kopmuş, bunun üzerine "Dananın kuyruğu koptu" deyimi yıllardır süregelmiş.