25 Mayıs 2017 Perşembe

İnsanlığın İlk Kelimesi

Hz. Adem ilk insan olduğuna göre onun söylediği ilk kelime de insanlığın ilk kelimesidir.

Allah-u Teala Hz. Adem'in bedenine ruh üfleyince Adem (a.s.) aksırarak gözlerini açtı ve Elhamdülillahi Rabbi'l Alemin dedi. 

Yüce Allah bunun üzerine “Yerhamükallah!” (Allah sana rahmet etsin!) buyurdu. 


Sonra “Ben kimim?” diye sordu. Âdem (as) “Sen kendisinden başka İlâh olmayan Allah’sın!” dedi. Yüce Allah “Doğru söyledin.” buyurdu. 

22 Mayıs 2017 Pazartesi

Erkekler Neden 4 Kadınla Evlenebilir?

Kur'an haricinde tek bir kadınla evlenin diyen herhangi bir kutsal kitap yoktur. Kuran adaletli olamayacaksanız bir eş ile evlenin der . (Nisa 3.Ayet)

Biyolojik olarak kadınlar hastalıklara karşı erkeklerden daha dayanıklı olarak yaratılmıştır. Savaşlarda hep erkekler ölür vs. Bu gibi sebeplerden dolayı bekar olan kadınlar ortada kalacağına bir erkeğin 2. veya 3. karısı olmayı kabul etmiştirler geçen dönemlerde.

Amerika'da evlilik öncesi ortalama her insanın 8 cinsel partneri olmaktadır. Bu iğrençlik normal ve medeni görülürken , çok eşliliğin abes görülmesi nedendir?

Kadın Gömleklerinin Düğmeleri Solda, Erkek Gömleklerinin Düğmeleri Neden Sağda?

Bunun sebebi önceden düğmeli gömleklerin sadece zengin kadınlar tarafından giyilmesidir. Bu kadınları da hizmetçileri giydirdiği için daha kolay iliklesinler diye gömlek düğmeleri soldadır.

Duaya inanan genelev sahibi, Duaya inanmayan imam (Hikaye)

Bir kasabada bir cami karşısındaki boş araziye , arazi sahibi bir genelev yaptırmış. Fakat imam ve cemaat şiddetle karşı çıkmış ama ellerinden bişey gelmemiş. imam ve cemaat her gün beddua etmeye başlamış, aradan 1-2 gün geçmiş ve yıldırım sonucu genelev yıkılmış. Genel ev sahibi imam ve cemaate dava açmış. bunların bedduası sonucu genelevim yıkıldı diye. imam ve cemaat ise buna tamamen karşı çıkmışlar sonunda hapis var çünkü. ve biliyorlar ki bedduanın bir hükmü yok mahkemede. imam ve cemaat bunun beddua ile olmadığına dair dilekçe vermiş . duruşmayı yürüten hakim ise şöyle demiştir. " Duaya inanan bir genelev sahibi ve duaya inanamayan bir imam var karşımda ne yapacağımı şaşırdım"

Osmanlı Devleti'nde Neden Padişahlar Vatandaşa Kul Derlerdi?

Sözde gazeteci binlerce Osmanlı düşmanı dinsizler bu konu üzerinde sürekli yorumlar yapıyor

"hani siz sadece Allah'ın kuluydunuz, yere göğe sığdıramadığınız Osmanlı Padişahları 'HAŞA' kendini Allah olarak mı görüyor da vatandaşına kul diyor? "

diyerek Osmanlıyı ve İslam'ı itibarsızlaştırmaya çalışıyorlar. Ama nafile...

Osmanlıda kul kelimesi teba anlamında kullanılmıştır. Yani tabi olma anlamındadır. Örneğin Padişah Ömer kulum gelsin dediği zaman , bana tabi olan Ömer gelsin buraya demek istemiştir. Gibi örnekleri çoğaltabiliriz. Mesela kulun kölen olayım derken de, sana tabi olayım senin kölen olayım manasındadır.

Kur'an düşmanı Mustafa Necati'nin İbretlik Ölümü

Mustafa Kemal'in Sağındaki Mustafa Necati


M. Kemal Atatürk’ün, Mustafa Necati’nin ölümüne adeta “hüngür hüngür” ağladığını Falih Rıfkı Atay “Çankaya” adlı kitabında yazmıştır. Prof. Dr. Utkan Kocatürk’ün M. Kemal Atatürk’ün manevi kızı Afet İnan ile 17 Nisan 1976 günü yaptığı söyleşide de Atatürk’ün Mustafa Necati’nin ölümüne ağladığı bildirilir:
“Prof. Dr. Utkan Kocatürk – Peki, Atatürk’ün en sevdiği kimseler kimlerdi? Meselâ Mustafa Necati’nin ölümünde ağlamış değil mi?
Atatürk’ün manevi kızı Afet İnan – Evet, öyle.
Prof. Dr. Utkan Kocatürk – Yani Atatürk’ün gerçekten samimî olarak değerine inandığı ve ölümüne üzüldüğü kimseler?
Atatürk’ün manevi kızı Afet İnan – Valla her arkadaşına önem verirdi.. Yalnız Necati Bey’den… işte o, yeni harflerin kabul edildiği senedir ve öyle bir ani ölümü, onda büyük tesir yapmıştı ve acımıştı çok.. Yani çok şey bekliyordu ondan.. (…) Ben tanımadım uzun boylu, ama vefat ettiği zaman Atatürk çok üzülmüştü.. Biliyorum, ağladı..”  (Prof. Dr. Utkan Kocatürk, Prof. Dr. Afet İnan’la Bir Konuşma (1976), Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, sayı 3, cild 1, Temmuz 1985)


Onk. Dr. Haluk Nurbaki
Rahmetli babam o zamanlar Konya’nın tek gazetesi olan “Babalık” gazetesinin başyazarı idi. Ondan işittiğim şu olayı aynen naklediyorum:
“Devrin ilk Maarif Vekillerinden (Milli Eğitim Bakanı) Necati Konya’ya gelmiş ve Latin harflerinin üstünlüğünü(!) anlatmak üzere bir konferans düzenlemişti. Şehrin her tarafına yapıştırılan ilanlarda:
“Eski Harflerle Birlikte Kur’an’ı da Tarihe’e Gömdük” yazıyor ve konferansın ertesi gün saat 10’da verileceği belirtiliyordu.
Akşam, mükellef bir ziyafet verildi. Yemekten sonra bay Necati, ani bir apandist krizine yakalandı ve hemen hastahaneye kaldırılarak ameliyat edildi. Gösterilen itinayı anlatmaya lüzum yok, bütün hastahane hatta Konya ayakta idi. Bay Necati kurtulmuş, fakat ne çare ki haddini aşarak Kur’an’a dil uzatmıştı. Gece yarısı, imkansız denebilecek bir şey oldu ve Bay Necati’nin yatağı yan demirinden kırıldı. Hasta yere düşmüş ve ameliyat yeri patlamıştı. Ertesi gün saat 10’da, yani konferansın yapılacağı bildirilen saatte öldü.”

8 Mayıs 2017 Pazartesi

Misafirin ayakkabısını çevirmek saygısızlıktır

Osmanlı kültüründe misafir ayakkabısının ucu kapıya bakardı ki misafir giderken yüzü ev sahibine dönsün. Ters çevirince git bir daha gelme demekti. Ayakkabı çevirme adeti cumhuriyet döneminde ortaya çıkmış bir alışkanlıktır.

Dini ve namusu olanlar aç kalmaya mahkumdurlar. (Mustafa Kemal Atatürk)

Kazım Karabekir anlatıyor;

“10 Temmuz 1923 Ankara istasyonundaki kalem-i mahsus binasında Fırka nizamnamesini müzakereden sonra, Gazi ile yalnız kalarak hasbihallere başlamıştık. “Dini ve namusu olanlar aç kalmaya mahkumdurlar.” dediler. Kendisini hilâfet ve saltanat makamına layık gören ve bu hususlarda teşebbüslerde de bulunan, din ve namus lehinde türlü sözler söyleyen ve hatta hutbe okuyan, benim kapalı yerlerde baş açıklığımla lâtife eden, fes ve kalpak yerine kumaş başlık teklifimi hoş görmeyen Mustafa Kemal Paşa, benim hayretle baktığımı görünce, şu izahatı verdi:
“Dini ve namusu olanlar kazanamazlar, fakir kalmaya mahkumdurlar! Böyle kimselerle memleketi zenginleştirmek mümkün değildir. Bunun için önce din ve namus anlayışını değiştirmeliyiz. Partiyi bunu kabul edenlerle kuvvetlendirmeli ve bunları çabuk zengin etmeliyiz!”

Aynı hatıraları Uğur Mumcu “Kazım Karabekir Anlatıyor” ismiyle neşretmiş. Oradaki ifadesi, din ve namus telâkkisini “değiştirmeliyiz” yerine “kaldırmalıyız” şeklinde. Aynı hatıraları Doğu Perinçek’in “Atatürk Din ve Laiklik Üzerine” ismiyle neşrettiği derlemede de var. Orada da, birinci cümledeki “namus” yerine “ahlâk” ifadesi var; “Dini ve namusu olanlar aç kalmaya mahkumdurlar.” şeklinde… Ve ilâve ediyor M. Kemal…
“(Dinsizlik ile namussuzluğu) kabul edenleri çabuk zengin etmeliyiz. Bu sûretle kalkınma kolay ve çabuk olur. (…) Dinî ve ahlâkî inkılâp yapmadan önce bir şey yapmak mümkün değildir. Bunu da ancak bu prensibi kabul edebilecek genç unsurlarla yapabiliriz.”
(Bkz. Kazım Karabekir, Paşaların Kavgası: Atatürk-Karabekir, Yayına hazırlayan: İsmet Bozdağ, Emre Yayınları, Aralık 1991, s.143.)
(Bkz. Kazım Karabekir Anlatıyor, Yayına hazırlayan: Uğur Mumcu, Umag Vakfı Yayınları, 1996, s.75-76.)
(Bkz. Atatürk Din ve Laiklik Üzerine, Derleyen: Doğu Perinçek, Kaynak Yayınları, 3. Basım: 1999, s. 251-252.)

İslam Kaldırıldı CHP 'nin Altı Oku Getirildi

- 1921 Anayasası; Türkiye Cumhuriyeti'nin dini islamdır.
- 1924 Anayasası; Türkiye Cumhuriyeti'nin dini islamdır.
1924 Anayasasında daha sonra 1928 yılında bir değişiklik yapılarak Türkiye Cumhuriyeti'nin dini islamdır maddesi kaldırılmıştır. Ve bir sonraki anayasa olan;
- 1937 Anayasasında Türkiye Cumhuriyeti laiktir maddesi yer almıştı
İsmet İnönü ve 120 arkadaşının teklifi ile Türkiye Büyük Millet Meclisi 10 Nisan 1928 tarihli toplantısında anayasanın laikleşmesi ilkesinden hareketle anayasanın ikinci maddesinde yer alan "Türkiye Devleti'nin dini İslam'dır." fıkrası kaldırıldığı gibi 26. maddenin baş tarafında şeriat hükümlerinin T.B.M.M. tarafından yürütüleceğini belirten cümle de kaldırıldı. Bundan başka milletvekilleri ve cumhurbaşkanının yaptıkları yeminlerde "Allah" üzerine yemin kaldırılarak, namus üzerine ant içilmesi şekli kabul edildi.
5 Şubat 1937 - Laiklik ilkesinin 3115 sayılı kanunla Anayasa metnine girmesi.
Lâiklik ilkesinin "Altı Ok'un içinde" Anayasa'nın 2. maddesinde yer alışı.

Anayasa'da yapılan değişiklikle 2. Madde yeniden düzenlenerek, CHP'nin Altı Ok'u Türkiye Cumhuriyeti'nin temel ilkeleri haline getirildi. 1928'de yapılan değişiklikte yer alan "Türkiye devletinin resmi dili Türkçedir, makam (başkenti) Ankara'dır." ibaresinin başına "Türkiye Devleti, cumhuriyetçi, milliyetçi, halkçı, devletçi, laik ve inkılapçıdır.'' cümlesi eklendi. 

Anayasa’nın 2. Maddesi’nde yapılan değişiklikle, CHP’nin 6 ilkesi Anayasa metnine girdi.



Amerikan Dolarını Kim Basıyor?

Cevap: Rotschild ailesine ait olan Federal Reserve Bank

Bu aile dünya tarihi sahnesinde 1590 yılından beri vardır ve dünya bu yahudi ailesinin çok gizli faaliyetleri neticesinde bugünkü şeklini almıştır..Çoğu kişi dünyada hiçbir ailenin böylesine bir gücü elinde tutabileceğine inanamaz.Çünkü bir ailenin böylesine siyasi ve ekonomik bir gücü nasıl elde ettiğini anlayamaz..Öncelikle şunu belirtmeliyim ki aile derken üç-beş kişilik çekirdek bir aileden bahsetmiyorum.. Rotschild ailesinin bugün 1000-1500 civarında ferdi olduğu bilinmektedir.Bu aile fertlerinin her biri dünyanın gelişmiş olan yada gelişecek olan ekonomilerine sahip olan ülkelerinde çok derin faaliyetler sürdürmek üzere dağılmışlardır. Dünyada olan her siyasi ve ekonomik olan gelişmeyi İsrail devletinin çıkarlarına uygun düşecek şekilde düzenlemek en kutsal görevleridir..

Not: 

John Fitzgerald Kennedy 4 Haziran 1963'te Amerikan temsilciler meclisine danışarak çıkarttığı 11110 sayılı kanunla Amerikan dolarını basma yetkisini Rotschild ailesine ait olan Federal Reserve Bank'ın elinden alarak Amerikan Merkez Bankası'na vermiş ve ''bir ülkenin parasının denetimin şahısların elinde olmasının büyük bir sorun olduğunu'' belirterek kendi sonunu hazırlamıştır.. Federal Reserve Bank ve dolar İsrail'in en büyük gelir kaynağıdır tabiri caizse şah damarıdır..Kennedy, doları basma yetkisini Federal Reserve Bank'ın elinden alarak adeta İsrail'in şah damarını kesmiştir..Neticede İsrail için Kennedy'nin etkisiz hale getirilmesi farz olmuştur..Kennedy'nin seçimleri kaybetmesini beklemek boş bir umuttu çünkü Kennedy halktan büyük destek görüyordu..  Kennedy'e seçimler kaybettirilse bile sonradan kazanması yüksek ihtimaldi..Üstelik Kennedy'nin kardeşi de gelecek vaat eden bir politikacıydı..Dünyada hiçbir aile böylesine politik bir gücü elinde tutmayı başaramamıştı..Tek bir çare gözüküyordu..O da suikasttı..Kennedy bir şekilde öldürülürse Amerikan yasaları gereği yerine yardımcısı getirilecekti..Kennedy'nin yardımcısı Lyndon Johnson'du.. Johnson tam bir İsrail taraftarıydı..Kendi politik hırsları yüzünden İsrail'e gözünü kırpmadan yardım edebilirdi.

Johnson başa geçtiğinde yaptığı iş neydi dersiniz? Rotschild ailesine ait olan Federal Reserve Bank'ın Amerikan dolarını basmaya başlamasını tekrar sağlamaktı tabi ki...

Allah lafzının her harfi O'nu ifade eder

Allahü teâlâ'nın ism-i a'zamı yani en ulu ismi olan "Allah" lafzının her harfi O'nu ifade eder. 

Mesela:

• Baştaki elif kaldırılırsa “lillah” olur, bu da Allah demektir.
• “Lillah”daki birinci lam kaldırılsa “lehu” olur, bu da ona işaret eder.
• Bu “lam” da kaldırılsa “hu” olur ki yine Allah’ı ifade eder.

"Allâhü lâilâhe illâ hû (Allâh ki, O'ndan başka ilâh yoktur)" (Bakara, 2/255) âyetinde olduğu gibi.